Bilim Adamlarının Görüşleri


________________________
Paul Davies

Her şeye rağmen çok evren kuramcıları, teorilerine ilişkin
‘öteki dünyaları’ asla -ilke olarak bile- denetleyemediklerini kabul
ederler. Çok evrenlerin varlığının gözlemciler tarafından deneysel
olarak doğrulanması ya da yalanlanması da mümkün değildir.
Elbette, insan sonsuz bir Tanrı yerine sonsuz bir evrenler
dizisine inanmayı daha kolay bulabilir, ama böyle bir inanç gözlem
ve deneye değil kişisel bir inanca dayanmak zorundadır .

Paul Davies, God &The New Physics, A Touchstone Book Published by
Simon&Schuster, New York (1984), s. 173-174.

____________________________

Clifford Longley

Antropik tasarım düşüncesi ve onun işaret ettiği şey, başka herhangi
bir bilim dalında kabul edilecek bir kesinlik düzenini ifade etmektedir.
Bunun alternatifleri üzerinde inat etmek, Shakespeare’in
eserlerinin Shakespeare tarafından değil de bir milyar daktilonun
başına oturan bir milyar maymunun bir milyar yıl süresince devam
eden yazma işleminin sonucunda ortaya çıktığını iddia etmeye
benzemektedir. Böylesi ümitsiz çarelere başvuran ateistlerin
bilimsel çaba ve yaklaşımları teistlerin elini güçlendirmiştir.

‘Evidence for Design in Physics and Biology: From The Origin
of the Universe to the Origin of Life’, s. 67.

__________________________________

Lane Craig


Mikrofiziksel kanunların statik karakter ve değerleri, mucizelerin
olasılığı için deneysel kanıtlar sağlamaktadır… Bilimsel
keşiflerin felsefî açıdan doğru bir şekilde yorumlanması, evrenin
zamansal başlangıcını ve nedenini gösterecektir. Astronomi
ve fiziğin ortaya çıkarmış olduğu sonuçlar, dolaylı olarak evrenin
varlığı için gerekli olan öncesiz ve sonrasız varlığı kanıtlamaktadırlar.
Çünkü evrenin başlangıcına doğru adım adım gidildiğinde,
en son durumda evrenin kendi kendine hiçten meydana
gelmesi mümkün değildir. Aynı şekilde bilimsel sonuçlar, fiziksel
evrenin nedeninin dünyanın varlığı ile uyumunu da göstermektedir.
Bu durumda da dünya üstü bir varlık ve nedenin varlığı kabul
edilmelidir.


‘God and Modern Science’, ed. Roy Abraham Varghese, Great
Thinkers on Great Questions, Oneworld Publications, USA&Canada (1999),
s. 159-160.

____________________________


Evrenin rasyonel ve anlaşılabilir olması muhteşemdir. Yüce bir
Akıl tarafından tasarlanmıştır. Bu akıl bilimin programını da tasarlamıştır.
Çünkü böylece biz dünyaya bakıp dünyanın bir anlam
ifade ettiğini görürüz. Şayet bu sadece karmakarışık bir montajsa,
burada bir rasyonellik aramaya gerek yoktur. Fakat bu yüce
bir Aklın ürünüyse şayet dışarı çıkarsın ve bilim kocaman muhteşem
bulmaca çözen bir projeye dönüşür. Bu projede nesnelerin
tam temelinde rasyonellik, güzellik ve anlaşılabilirlik bulursun.188

Paul Nelson 189

Stephen C. Meyer, Unlocking The Mystery of Life, The Scientific Case For
Intelligent Design, An Illustra Media Production, Belgesel-DVD.

____________________________

Astrofizikçi John A. Wheeler



Evrenin temel yapı özellikleri ‘hayata imkân verecek şekilde’
ve mükemmel bir incelikle ayarlanmıştır. Evrenin yaratılışından
itibaren bütün oluşumlar, insanı ortaya çıkaracak bir tarzda
gerçekleştirilmiştir. İnsansız bir evren ne mâna ifade ederdi?
Fiziğin ortaya koyduğu gerçekler insanın evrende oldukça özel
bir yeri olduğunu gösterir. İdrâk sahibi zeki gözlemciler topluluğu
bulunmadan evrenin bir anlam ve önem taşıması tasavvur
dahi edilemez

İrfan Yılmaz-İ.Hakkı İhsanoğlu, İlim ve Din, s. 72.

______________________


Henry Margenau’nun bu noktadaki açıklaması
oldukça nettir:
Şuna hiç şüphe yok ki doğa kanunları tesadüfler ya da kazalar
sonucu ortaya çıkmış olamaz. O halde doğanın sayısız yasalarının
ortaya çıkışına dair soruya verilecek cevap ne olmalıdır?
Doğa kanunlarının evrensel geçerliliğine uygun olan tek bir cevap
biliyorum: Doğa kanunları Tanrı tarafından yaratılmıştır

Henry Margenau-Roy Abraham Varghese, Kosmos, Bios, Teos, s.81

______________________


Bence ilk var edişe inanmayan ancak bir ahmak ateist olabilir.
Evreni ilk elden harekete geçiren, sonsuz bir öngörü ve bilgiye
sahip olan kavranamaz bir Gücün ya da Kudretin var olduğunu
kabul etmeliyiz.

Henry Margenau-Roy Abraham Varghese, Kosmos, Bios, Teos, s. 151-152.

______________________

Maurice Bucaille’ın ifadeleri konunun
derinliğini çok güzel bir biçimde açıklamaktadır:
İster evren, ister canlı varlıklar veya insan olsun, tek tek her
alanda temelde metafiziksel bir niyet taşımadan yapılan çok dikkatli
araştırmalar, tabiat kanunlarının yönelttiği bir düzenin varlığını
açıkça göstermektedir. Çok daha basit bir oluşuma sahip
organizmalarda olduğu gibi, anatomik ve fonksiyonel birimler
oluşturan en mini mini canlı organizmalarda da canlı dünyanın
incelenmesi, moleküler düzeyine değin her yanda görülen göz kamaştırıcı
yapısal bir düzenin varlığını ortaya koyuyor.207

Maurice Bucaille, İnsanın Kökeni Nedir?, çev. Ali Ünal, İnsan Yayınları, İstanbul
(1988), s. 282.

______________________

Şunu fark etmek gerçekten çok ilginç, yaşam hakkında ne kadar
fazla şey öğrenir ve biyoloji hakkında ne kadar fazla şey bilirsek,
darwinizmin o kadar fazla sorunu oluyor ve tasarım daha
fazla su yüzüne çıkıyor.209

Michael Behe

______________________


Fred Hoyle
evrendeki mükemmel düzenin sadece Tanrı’nın yaratışı ile açıklanabileceğini
şu sözleri ile ifade etmiştir:
Evren, süper hesaplama yapan bir entelektüel güç tarafından
yaratılmıştır. Aksi takdirde, bu kadar çok ilgisiz ve imkânsız tesadüfün
muhteşem bir şekilde bir arada işleyip yaşamı mümkün
kılan bir evreni meydana getirmesi beklenemezdi

Michael Corey, The Anthropic Principle (www. michaelcorey.com)
______________________



Bugün biyoloji dünyasına baktığınızda yaratılış düşüncesine
yaklaşan bir paradigma değişikliği görebilirsiniz. Biyolojinin 19.
yüzyılda şekillenmiş paradigması, yani temel kabulleri sarsılıyor.
Bu paradigmada en büyük pay Darwinizm’e ait. Bu teori, yeryüzündeki
bütün hayatın şuursuz tabiat hâdiselerinin eseri olduğunu
öne sürmüştü. Oysa canlılığın detayları keşfedildikçe, karşımıza
mükemmel, hassas ve yoğun bir programa dayanan sistemler
çıkıyor. Bu sistemlerin gâyesiz sebeplerin ve rastlantıların ürünü
olduğu düşüncesi giderek kabul edilemez hâle geliyor.236

Patrick Glynn, “Ben Bir Ateisttim!”, Röportaj: Mustafa Akyol, Sızıntı Dergisi,
Sayı:315, (Nisan 2005).

_________________

Michael Behe

Bir tekne motoruna baktığımız zaman parçalar birbiriyle etkileşim
içindedir ve birisinin bunu tasarladığını biliriz. Biyolojik
makineler için de mantık aynıdır. Yani Akıllı Tasarım fikri tamamen
bilimseldir. Tabi ki dinî imalar içerebilir. Fakat dinî bir önermeye
dayanmamaktadır.234
Aslında genel olarak biyoloji hakkında ne kadar şey öğrenirsek,
Darwinizm’in problemleri de o kadar artıyor. Darwinizm,
canlılar hakkında ne kadar az bilgiye sahip olursak, o kadar ikna
edici olabilen bir teoridir. Çünkü canlıları ne kadar az tanırsak,
onu o kadar basit zannederiz ve Darwinizm de bu basit sandığımız
sistemleri küçük tesadüfî değişimlerle açıklar. Ama son 30 yılda,
hayatın daha önceden hayal bile edemeyeceğimiz kadar karmaşık
olduğunu öğrendik. Meselâ; en evrimci taksonomide en basit
canlı olarak görülen bakterilerde, hareket etmelerini sağlayan minik
ama çok kompleks ve mükemmel biyo-kimyevî motorlar var.
Bu detaylı mekanizmaların nasıl oluştuğu sorusuna verilebilecek
tek cevap, bilinçli bir yaratmadır. 235


Stephen C. Meyer, Unlocking The Mystery of Life, The Scientific Case For
Intelligent Design, An Illustra Media Production, Belgesel-DVD.
235 Michael Behe, ‘Modern Bilim Ateizmi Çürüttü’, Röportaj: İsa Tatlıcan, Milli
Gazete.


___________________

John Polkinghorne
Fizik kanunlarının hassas ayarında, dolaylı olarak da olsa,
kozmik geçmişin ardında ilahi bir anlam ve amaç olduğunu belirten
değerli ipuçlarını bilimden alıyoruz. Benim fikrime göre
bilim mümkündür ve kozmik geçmiş de verimli olmuştur. Çünkü
yaşadığımız evren bir yaratılıştır. Temel tabirle, tam olarak manası
budur.241

John Polkinghorne, Beyond Science, s. 92.


_______________________

Paul Daviees

Şayet doğadaki bu rakamsal değerlerde çok ufak bir
değişiklik olsaydı, Dünya var olmamıza imkân sağlamayacak şekilde
bundan çok daha farklı bir yer olurdu.250

, Nature’s Destiny, s. 12-13.

_______________________

Osman Çakmak,

İklimlerin ayarlanmasında kullanılan diğer bir regulatör ise
denizlerdir. Denizlerin karalardan daha çok olması çoğumuza
garip gelebilir. Bizi üzerinde barındıran küreye kısaca “yer” diyoruz.
Yer aynı zamanda toprak mânâsına da gelmektedir. Oysa
yeryüzünün büyük kısmı toprakla değil (onda yedisi) sularla kaplıdır.
İyi ki böyle olmuş dememiz lâzım. Bu sayede ne kutupların
dondurucu soğuğuna, ne de tropikal bölgelerin kavurucu sıcağına
mâruz kalıyoruz. Şöyle ki gündüz güneşin ışınlarıyla çabucak
ısınan kara, topladığı bu ısıyı tıpkı bir radyatör gibi çevresine
yayar. Muazzam su kitlesi olan deniz ise, aldığı milyonlarca
güneş kalorisine rağmen, ancak birkaç derece ısınabilir. Fakat
ısındıktan sonra da, kolay kolay soğumaz. Denizler bu kadar bol
olmasıyla, bir yandan iklimi düzene koyan ve aşırı ısınmayı ve
soğumayı önleyen klima gibi vazife görürken, diğer yandan da
bol buharlaşma sonucu, karaların suya olan ihtiyacını karşılamaktadır.
Yeryüzü daha az denizle kaplı olsaydı, buharlaşma da
o nispette azalacak ve daha az yağış sonucu yeryüzü çölleşecekti.
Bunlar hayatın sonsuz hikmetlerle hazırlanmış bir plâna göre
yaratıldığını göstermiyor mu?

 ‘Atmosferde Bir Yolculuk’, Sızıntı Dergisi, Sayı: 270, (Temmuz

_________________

Evreni şaşırtıcı yapısı,
hayal edebileceğimizden de yaratıcı bir Kudretin varlığına götürüyor
bizi. Evrenin bu denli zengin ve yaşam verici oluşu evrenin
bizim sandığımızdan çok daha cömert bir yaratıcısının olduğunu
göstermektedir

Amerikalı fizikçi Howard Van Till

Howard Van Till, ‘Why Does the Universe Work?’, ed: Russell Stannard, God For
The 21st Century, Templeton Foundation Press, Great Britain (2000), s. 27-28.

____________________

Jean Guitton

Doğanın temel değişmezleri ve yaşamın ortaya çıkmasına neden
olan ilk koşullar, şaşırtıcı bir kesinlikle ayarlanmıştır. Evrenin ne
denli akıl almaz bir incelikle ayarlandığı hakkında bir fikir vermek
için Yer’den Mars gezegeni üzerinde bir çukura topunu göndermeyi
başarabilen bir golf oyuncusunun becerisini düşünmek yeter!


Jean Guitton, Tanrı ve Bilim, çev: Yaşar Avunç, Simavi Yayınları, İstanbul (1993),
s. 54.
2001).

__________________

Paul Davies

Evrenin evrendeki yasaların kompleks yapıların ortaya çıkmasına
ve gelişmesine olanak tanıdığı gerçeği, bence bütün bunların
arkasında “bir şeylerin döndüğüne” dair sağlam bir kanıttır.
Bu tasarımın insanın üzerinde bıraktığı etki gerçekten çok ama
çok kuvvetli.

Paul Davies, The Cosmic Blueprint, Simon and Schuster, New York 1988, s.
203.

__________________

Taşkın Tuna

Evrenin tamamını oluşturan atomik düzeydeki parçacıkların
her biri ve bunlar arasında varolan olağanüstü derecede sıkı
ilişkiler, matematik prensiplere dayalı dantel gibi örülmüş düzenlemelerin,
yasalaşmış örnekleri ile doludur. Bu öylesine ahenkli,
öylesine muhteşem ve öylesine harika bir sistemdir ki; burada
şans ya da raslantılara yer yoktur. Her mekân ve zaman boyutunda
olması gereken neyse, o olur. Her şey ve her olay kendi yerinde;
nerede ve nasıl bulunması ve oluşması gerekiyorsa, orada
ve o zamandadır. Talih, raslantı, şans, zar ve fal oyunları, evrensel
bütünlük içinde yer almaz. Olayların kendi doğal seyri içindeki
akımı, üstün bir planlamanın bilimsel örnekleriyle doludur.
Orada, yani evrende, bir yaprak bile kendiliğinden kıpırdamaz.
Bu insanın ancak uzun ve derin bir iç serüvenle kavrayabileceği,
şaşkınlık verici bir olaydır.314

Taşkın Tuna, Son Basamak, Şule Yayınları, İstanbul, 2003. Arka kapak yazısından.

________________________

Patrick Glynn

20. yüzyılın başlarında Big Bang (Büyük Patlama) teorisi
kabul edildi ve bu teori, âlemin bir başlangıcı, yani yaratılış ânı
olduğunu gösterdi. Bu, kâinatın sonsuz olduğunu savunan materyalist
görüşe önemli bir darbe oldu. 1970’lerde ise fizikçiler,
enteresan ve düşündürücü bir hususu fark ettiler. Kâinatın bütün
fizikî dengelerinin, meselâ yerçekiminin veya atomu bir arada
tutan nükleer kuvvetlerin, yaşanabilir bir âlem oluşması için
en ideal değerlerde olduklarını buldular. “Antropik Prensip” (İnsan
için hazırlanmış kâinat anlayışı) adı verilen bu şaşırtıcı buluş,
içinde yaşadığımız kâinatın rastgele ortaya çıkmadığı, insan
hayatı için özel olarak yaratıldığı fikrine büyük bir delil oluşturdu.
Yıllar geçtikçe bu prensibi destekleyen yeni deliller de ortaya
çıkmaya devam ediyor.


, “Ben Bir Ateisttim!”, Röportaj: Mustafa Akyol, Sızıntı Dergisi,

_______________________


Antony Flew


Modern bilimin ortaya çıkardığı dünya resmi, benim gördüğüm
şekliyle böyle. Bilim, doğanın Tanrı’ya işaret eden üç boyutuna
ışık tutuyor. Bunlardan ilki doğanın kanunlara uyduğu gerçeği.
İkincisi, hayat boyutu yani maddeden kaynaklanan ve zekice
organize edilip amaca yönelik hareket eden varlık boyutu. Üçüncüsü
ise doğanın varlığı. Ancak bana rehberlik eden yalnızca bilim
olmadı. Aynı zamanda klasik felsefî iddiaların yeniden incelemesi
de bana yardımcı oldu

Antony Flew, There is A God, s. 88-89.

____________________


Atony Flew

Tanrı’yı keşfedişim
inancın değil, aklın bir yolculuğudur.324

Antony Flew, There is A God, s. 93.

_________________


Dean  l. Overman

"...inceleyeceğimiz Hassas Ayar,Hayatın oluşmasına imkan tanıyacak derece  dengelenmiş
 öyle bir evren ortaya çıkarmaktadır ki, Böyle bir evren ,grafit noktası üzerine
dikey olarak duran keskin bir şekilde açılmış Kurşun Kaleme benzer."

(düzen ,sf.132)


_____________

Paul Davies

"Eğer Güçlü Nükleer Kuvvetin ElektroMagnetik kuvvete oranında
(evrenin başlangıcında) 10^16 / 1 kadar küçük bir farklılaşma olsaydı
 hiçbiryıldız oluşamazdı.Aynı şekilde Elektromagnetik Kuvvet sabitesinin,
Çekim kuvveti sabitine oranı da benzer bir hassas denge içinde olmalıdır.
Orandaki 10^40 da bir mini minnacık bir artış sadece büyük yıldızların
var olmasına olanak verecekti. Evrende küçük ve büyük yıldızlar Birlikte
 bulunmak zorundadır,çünkü büyük olanlar kendi termonükleerFırınlarında
 element üretirken ,sadece küçük olanlar bir gezegende hayatın devam
edebilmesi için yeterince uzun süre yanabilirler. "

God New Physics ,Londra J.M dentandsons ,1983

________________

Caner Taslaman


"Evrende canlılığın oluşabilmesi için proton ve elektronun kütleleri mevcut şekilde
olmalıdır. Eğer protonun kütlesinin elektronun kütlesine oranı 1836/1 oranında
 olmasaydı, canlılığı mümkün kılan uzun moleküller oluşamazdı. "

 Caner Taslaman ,Evrenden Allaha  kitabından .. .

_____________


John Lennox


"  Bizler insan tasarımı aletlerin tespit edebileceğinden çok daha hassas bir
 alemde yaşıyoruz.Gene de Kainat Çarşısında hala bizi bekleyen çarpıcı süprizler
 var.Eğer Planck süresi içinde (Evrenin Başlangıcından sadece 10^-43 saniye sonra)
genişleme ve çökme kuvvetlerinin oranında 10^55 'te bir kadar küçük bir farklılaşma
 olsaydı ya genişleme çok hızlı olacak ve evrende galaksiler oluşmayacaktı,
ya da daha yavaş genişleme yüzünden sonunda çok hızlı bir çöküş vuku bulacaktı."

 John Lennox, Aramızda Kalsın Tanrı Var sf.97
____________________

Stephen Hawking :
Evrenin genişleme hızı o kadar kritik bir noktadadır ki, Big Bang'ten
sonraki birinci saniyede bu oran eğer yüz bin milyon kere milyonda
 bir daha küçük olsaydı evren şimdiki durumuna gelmeden içine çökerdi.

Stephen Hawking, A Brief History Of Time, Bantam Press, London: 1988, s. 121-125

________________

Caner Taslaman

 Çekim kuvvetinin elektromanyetik kuvvete oranı sırf 1040’da 1 oranında bile
değişseydi, yıldızların oluşumundaki olumsuzluklar canlılığın oluşumuna izin
 vermeyecek seviyede olurdu.

 Caner Taslaman Evrenden Allaha Adlı kitabından .

_________________

Michael Denton


Ve insan kozmolojiyi araştırdıkça, inanılmazlık giderek daha belirgin hale gelir. Evrenin
başlangıcı hakkındaki son bulgular, genişlemekte olan evrenin, hayranlık uyandırıcı
 bir hassasiyetle düzenlenmiş olduğunu ortaya koymaktadır.

 Michael Denton, Nature’s Destiny:How The Laws of Biology Reveal Purpose in the Universe,
The New York: The Free Press,1998, s.12-13

________________

Roger Penrose


"Demek istediğim şudur ki evrenin bir amacı vardır. Orada öyle, bir şekilde şans eseri
var olmamıştır". Penrose Tüm hassas sabitlerin Rastgelelikle Oluşbilme İhtimalini
 10^10^123 de bir oalrak bulmuştur. Matematikden pek fazla anlamayan arkadaşlar
 için Bu sayı bir şey ifade etmeyebilir ancak Bu sayı matematik Tarihi Boyunca
 Ortaya çıkan en devasa sayı .

Roger Penrose, The Emperor's New Mind, 1989; Michael Denton, Nature's Destiny, The New York: The Free Press, 1998, s. 9

_______________

Keith Ward

"Evrenin mahiyeti ve kökeni üzerine  derinden düşünen ve bu hususta yazı
 yazanların nerdeyse tamamı  için evren kendinden öte , fiziksel olmayan ,
yüce bir kudret  ve akıl sahibi olan bir kaynağa işaret ediyor gibi gözükmektedir."

Chance and Necessity,oxford,oneword publications ,1996 s,1

____________________

Albert Einstein


"Biliyorum evrenin anlaşılabilirliğini  sonsuz bir sır ve mucize olarak nitelemem
size garip geliyor ancak,  a priori olarak kaotik bir dünya olması gerekirdi .Dünyanın
 akılla anlaşılamaz olması gerekirdi .İşte bu bilgimiz arttıkca güçlenen bir mucizedir ."

. Letters so solovien,New york philosphical Library,1987s ,s 131

_________________

Hugh Ross


Yapılan hesaplara göre, evrenimizin başlangıçtaki gerçek yoğunluğu ile
 ötesinde oluşması imkanı bulunmayan kritik yoğunluğu arasındaki fark,
yüzde birin bir kuvadrilyonundan azdır. Bu, bir kalemi sivri ucu üzerinde
 bir milyar yıl sonra da durabilecek biçimde yerleştirmeye benzer... Üstelik,
evren genişledikçe, bu denge daha da hassaslaşmaktadır

 Hugh Ross, The Creator and the Cosmos, s. 122-23

_______________________

Paul  Davies

evrenin patlama hızı inanılmayacak kadar hassas bir kesinlikle belirlenmiştir.
Bu nedenle Big Bang herhangi bir patlama değil, her yönüyle çok iyi
 hesaplanmış ve düzenlenmiş bir oluşumdur

 Paul Davies, Superforce: The Search for a Grand Unified Theory of Nature, 1984, s. 184

_____________________

Hugh Ross

"Çekim  Kuvvetinin Elektro magnetik kuvvete oranı  10^40 / 1 bile değişseydi
yıldızların oluşumundaki olumsuzluklardan dolayı canlılık oluşamayacakdı . "

 the creator and cosmos , newpres colorado , 1993

______________________

Einstein

 " Şuna hiç şüphe yok ki, dünyanın rasyonelliği ya da idrak edilebilirliğine
duyulan dini sezgi benzeri inanç, üstün bir düzeninaraştırıldığı bütün bilimsel çalışmaların ötesindedir…
 Kendisinideneyimler dünyasında ortaya koyan üstük akla duyulan, yoğun
bir hisle örülmüş olan bu sarsılmaz inanç, benim Tanrı anlayışımı temsil etmektedir. "

 Henry Margenau-Roy Abraham Varghese, Kosmos, Bios, Teos, çev. Ahmet Ergenç,
Gelenek Yayıncılık, İstanbul (2002), s. 23.

_________________

Keith Ward


"Fiziksel Partiküllerin kesin matematiksel süreçlere bir uyum gösteremesi bu karşılıklı
ilşkiyi ancak zorunlu yolla  sağlayan kozmik bir matematikci var ise  mümkün olur Fizik
 kanunlarının varlığı ..bu tarz kanunları formüle eden  ve fizik alemini  o  kanunlara boyun
eğdiren bir Tanrının olduğuna kuvvetle işaret eder ."

. Chance and Necessity,oxford,oneword publications ,1996

____________________

Paul Nelson

  "Evrenin rasyonel ve anlaşılabilir olması muhteşemdir. Yüce bir
Akıl tarafından tasarlanmıştır. Bu akıl bilimin programını da tasarlamıştır.Çünkü böylece biz dünyaya bakıp dünyanın bir anlamifade ettiğini görürüz. Şayet bu sadece karmakarışık bir montajsa,
burada bir rasyonellik aramaya gerek yoktur. Fakat bu yücebir Aklın ürünüyse şayet dışarı çıkarsın ve bilim kocaman muhteşembulmaca çözen bir projeye dönüşür. Bu projede nesnelerin
tam temelinde rasyonellik, güzellik ve anlaşılabilirlik bulursun."

Stephen C. Meyer, Unlocking The Mystery of Life, The Scientific Case For
Intelligent Design, An Illustra Media Production, Belgesel-DVD.

__________________

Keith Ward

 " herşeyin bir sebebi olduğunu ama hepsinden önemli olan yani tüm kainatın
 bütün varlığım bir sebebinin olmadığını düşünmek (mi ?) "

 age s. 23

__________________

Allan Sandage

 böylesi bir düzenin kaostan çıkmış olmasına ihtimal vermiyorum.
Düzenleyici bir ilke olmak zorundadır. Tanrı bana gizemli gelse de varlık mucizesinin
 yani neden yokluk degil varlık var?  sorusunun mumkun olan tek açıklamasıdır

  New York Times , MART 12 ,3991 , S.B9

_________________

Sir John Houghton


bizim bilimimiz Tanrı 'nın bilimidir tüm bilimsel serüvenin sorumlusu da odur  evrenin bilimsel kanımda var olan dikkat çekici düzen
tutarlı güvenirlilik ve harikulade  karmaşıklık .Hepsi Tanrı'nın fiilerindeki ; düzenin tutarlılığın güvenirliliğin karmaşıklığın bir yansımasıdır .

The searching for God Can science  help ? s 59

______________

İster bilimsel açıklamayı kabul etsin ister etmesin gördüğümüz bu şeyleri değerlendirmek için bizim sıradan insan tecrübesi ile anlayabileceğimizin çok daha ötesinde bir şey olmalıdır

Neil Armstrong

__________________

Canlı bir hücre ile bir kar ya da Kristal tanesi gibi ileri derece düzenli cansız sistemler arasında bile dipsiz büyük bir uçurum vardır .

Michael Denton

bedhesda 1986 s 247

_____________


Arno Penzias

Bazı İnsanlar bir maksada biaen yaratılmış dünya fikrinden rahatsızlık duyarlar bu yüzden maksatla çelişen şeyler  bulup görmedikleri şeyler hakkında
spekülasyon üretmeyi tercih ederler .

Denis Brian new york pianium 1995

____________________

Özetlemek gerekirse pozitif bilimler tarafından doğanın dev yapısı hakkında bize öğretilen her şey , kesin bir düzenin hüküm sürdüğünü göstermektedir .
Bu insan zihninden bağımsız bir düzendir . Algılarımızla  tanımlayabileceğimiz kadarıyla bu düzen ancak amaçlı bir düzenleme sayesinde ortaya çıkmış olabilir . Dolayısı ile  evrenin bilinçli bir düzene sahip olduğuna dair açık kanıt vardır .

Max Planck

A. Barth , The Creation s 144

____________

Fred Hoyle

Evren ne kadar geniş tahayyül edilirse edilsin hayatın rastgele bir başlangıcı olamaz .... ne bu dünyada
ne de başka bir gezegende ilkel çorba mevcut değildi ve eğer hayatın başlangıcı tesadüf değilse o zaman bilinçli bir aklın eseri olmalıdır .

Evolution from spave s 9

_________________

Michael Denton

Dünya da insanların varlığı için gerekli olandan çok daha fazla  düzen vardır .Evrende  canlılığın  olabilmesi için gereklilikler ,
Hep çok küçük olasılıkların seçilmesi sayesinde olmuştur . eğer böyle olmasaydı , bu olgulardan çıkarsanan tasarıma  dair
sonuç da bu akdar güçlü olmazdı .

Nature Destinity s 15

_________________


Billy Bryson

Evrenin  şu anki halde bulunabilmesi için hidrojen  helyuma çok hassas bir şekilde  ki kütlesinin tam tamına %0,7
enerjiye dönüşebilmeli .Bu değeri azıcık düşürdüğünüzde    diyelim ki  0.007 ' den  0.006 ya  hiçbir dönüşüm vuku bulmaz.
bu durumda evren yalnızca hidrojenlerden oluşacak  ve başka hiçbirşey varolmayacaktı . eğer bu değeri 0.008 e  azıcık arıtırırsanız  bağlar o kadar  verimli
olacaktır ki hidrojen tükenecektir .Her iki durumda  da , sayılardaki en ufak değişiklik evrenin  oluşmamasını netice verecektir .

A  Shorth history of nearly Everything , 16

____________________

Lee Strobel

Gitgide şunu daha iyi anlıyorum ki  bu amprik bilim maskesi ardına saklamış materyalist bir felsefedir .bunu göstermekte ısrar edşyorlar , çünkü  hayatın başlangıcına dair
başka hiçbir materyalist izahları yok  Eğer sen  başka bir izaj getirirsen mesela Akılla Tasarım gibi seni bilimsel olmamakla suçluyorlar .

Hani Tanrı Ömüştü Ufuk Yayınlar , 2012

________________________

Sir John Templeton

Israrla herşeyde kasıt aramaya meilli olan  insanın Evren tarafından rastgele yaratılmış olması kulağa fazlaca garip gelmiyor mu ?

______________

Francis Crick

Hayatın  oluşması için  o kadar koşul biraraya gelmelidir  ki Hayatın kökeni  neredeyse bir mucizedir.

Itself New York Simonan 1981 , s 88

___________________

Roger Penrose

Bu muhteşem teorilerin sadece iyi olan fikirlerin varlığını sürdürmesine izin veren Doğal seleksiyon yoluyla ortaya çıktıklarına inanmak
benim için zor .İyi fikirler  rastgele   doğal seleksiyon ile ortaya çıktıklarına inanmak benim için zor .
İyi fikirkler  rastgele  ortaya çıkanlardan  geriye kalmış olmayacak kadar iyiler matematik ve fizik arasındaki uyumun derin  bir nedeni olmalı

The emprors new mind vintage s 430

___________

William Lawrence Bragg:

İnsanlar gelip din ve bilimin birbirine zıt olup olmadığını soruyorlar.
Bu ikisi birbirinden olsa olsa aynı elin iki parmağı kadar
farklı olabilirler

Cyril Domb, Science and Religion: Heading For Partnership?, s. 183.
________________________

Prof. Dr. Karl Stern

Evren’in şu anki yapısının tümüyle bir tesadüf eseri olabileceği
düşüncesi, tamamen delice bir düşüncedir. Delilik kavramını
argo bir kelime olarak hakaret niyetiyle değil, aksine tamamen
psikolojideki teknik anlamıyla kullanıyorum. Gerçekte bu tür bir
düşünce ile şizofrenik düşünce tarzı arasında büyük benzerlikler
bulunmaktadır

Jeremy Rifkin, Algeny, A New Word-A New World, s. 114.

______________________


Robert Jastrow

Aklın gücüne inanarak yaşamış
bilim adamlarının hikâyesinin sonu kötü bir rüyâ gibidir.
Câhillik dağını aşıp onun en yüksek tepesini ele geçirmek üzeredir;
son kayanın üzerinden baktığında, yüzyıllardan beri orada
bulunan ilahiyatçılar tarafından karşılanır.

Robert Jastrow, God and The Astronomers, W.W. Norton, New York (1978), s. 15.

______________________

Wernher von Braun

Evrenin
varlığının arkasında üstün bir mantığın bulunduğunu kabul
etmeyen bir bilim adamını anlamak bilimin gelişmelerini inkâr
eden bir ilahiyatçıyı anlamak kadar zordur

Antony Flew, There is A God, s. 155.
______________________

Antony Flew

Hep söylendiği üzere, itiraf ruhu
arındırır. Bu yüzden yazıma şunu itiraf ederek başlamak istiyorum;
ateistler çağdaş kozmolojik konsensuslar karşısında utanmalıdırlar.
Çünkü öyle gözüküyor ki, kozmologlar St. Thomas
Aquinas’ın, felsefî olarak ispat edilemeyeceğini iddia ettiği şeye,
yani evrenin bir başlangıcı olduğuna dair bilimsel kanıt sunmaktadırlar.
Şu ana kadar evrenin sadece sonsuz değil ama ayrıca
başlangıçsız olduğu düşüncesi rahatlıkla savunulabilirdi ancak
Big Bang karşısında bu duruşu korumanın artık rahat ya da kolay
bir şey olmadığı çok açıktır.

H. Margenau-R. Varghese, Kosmos, Bios, Teos, s. 224.
__________________

Antony Flew

Doğrusu teoloji karşıtı başlıca iki kitabımı da Big Bang kozmolojisinin
gelişmesinden ya da fiziksel değişmezler temelinde
hassas ayar kanıtının ortaya çıkmasından çok önce yazmıştım.
Ama 1980’lerin başlarından itibaren görüşlerimi yeniden gözden
geçirmeye başlamıştım

Antony Flew, There is A God, s. 135.

________________

Barry Parker

Hiç
şüphe götürmez ki Tanrı’ya her zaman ihtiyaç olacaktır

www.godandscience.org
____________


Alexander Polyakov

Biliyoruz ki doğa mümkün
olan matematiğin en üstünü ile açıklanır. Çünkü onu Tanrı
yaratmıştır.

Hugh Ross, The Creator and the Cosmos, s. 159.

_____________

Vera Kistiakowsky


Fiziksel dünyamız ile ilgili
bilimsel anlayışımızın gösterdiği muhteşem düzen Tanrısal bir
anlayışı gerektiriyor.

H. Margenau-R. Varghese, Kosmos, Bios, Teos, s. 74.
______________

Roger Penrose

Ben derim ki evrenin bir amacı
vardır şans eseri bir şekilde var olmamıştır

www.scienceandthebible.org

_______________


Henry Fritz Schaefer


Benim bilimimin
anlamı ve heyecanı nadir olarak bir şey keşfedip kendime
‘Demek Tanrı bunu böyle yaptı’ diyebilmektir. Benim hedefim
Tanrı’nın planının küçük bir kısmını da olsa anlayabilmektir

www.godandscience.org

__________________

Frank Tipler

20 yıl önce kozmolojist
olarak kariyerime başladığımda bir ateisttim. Bir gün Yahudi-
Hıristiyan teolojisinin temel iddiasının doğru olduğunu ve
bunun bizim anladığımız fizik kanunlarının bir sonucu olduğunu
gösteren bir kitap yazacağımı en vahşi rüyalarımda bile hayal
edemezdim. Ben bu sonuçlara benim özel fizik branşımın merhametsiz
mantığını kullanarak ulaştım.

www.scienceandthebible.org
_________________

Arthur L. Schawlow

Bana öyle geliyor ki hayatın ve evrenin
mucizeleriyle yüz yüze kalındığında sadece “nasıl?” diye değil
ayrıca “neden?” diye sormalı. Olası cevaplar ancak dinsel
olabilir… Evrende ve kendi hayatımda Tanrı’nın varlığına dair
bir ihtiyaç hissediyorum

H. Margenau-R. Varghese, Kosmos, Bios, Teos, s. 123.

______________________

Stephen Hawking Bilim yasaları, şimdi bildiğimiz
biçimiyle, elektronun elektrik yükünün niceliği ve proton
ve elektronun kütlelerinin oranı gibi pek çok temel sayı içerir…
Şaşılası gerçek ise bu sayıların değerlerinin yaşamın gelişimini
olanaklı kılmak için çok ince ayar edilmiş gibi gözükmesidir

Stephen Hawking, A Brief History of Time, s. 125.
________________________

Tony Rothman

Evrenin düzeni, güzelliği ve doğanın
şaşırtıcı rastlantıları ile karşı karşıya kaldığınızda bilimden dine
doğru bir adım atmaya teşvik olursunuz. Eminim pek çok fizikçi
bunu yapmak ister, bunu itiraf edebilmelerini dilerim.

Hugh Ross, The Creator and the Cosmos, s. 158.
____________________

Arno Penzias

Astronomi
bizi benzersiz bir olaya ulaştırır; hiçlikten yaratılmış olan, hayatın
oluşabilmesi için sağlanması gereken koşullara uygun, hassas
bir dengeye ve kendisine temel oluşturan bir plana (buna “doğaüstü”
de denebilir) sahip olan bir evren. Bu yüzden, modern bilimin
gözlemleri yüzyıllar öncesinin sezgileriyle aynı sonuca ulaşmış
gözüküyor.339
Bugünün dogması ise maddenin ebedi ve ezeli olduğu yönündedir.
Bu dogma, evrenin yaratılmış olduğuna işaret eden gözleme
dayalı kanıtlar ve astronominin bugüne kadar ürettiği gözlemlenebilir
verilerin hepsinin evrenin yaratıldığı iddiasını desteklediği
gerçeğine rağmen bunu kabul etmek istemeyen insanların (bunlara
fizikçilerin çoğunluğu da dâhildir) içgüdüsel inançlarına dayanmaktadır.
Sonuç olarak, verileri reddeden insanlar maddenin
ebedi ve ezeli olması gerektiğine dair “dinî” bir inanç taşıyan insanlar
olarak tanımlanabilirler… Eğer evren her zaman var olmadıysa
bilim, evrenin mevcudiyetine dair bir izahat yapılması
ihtiyacı ile yüz yüze kalacaktır

Kosmos, Bios, Teos, s. 101. - 105
___________________

Arthur Eddington


Bilimsel teorinin bugünkü
durumundan evrensel bir akıl ya da bilginin düşüncesi sonucu
çıkarılabilir diye düşünüyorum

www.godandscience.org
__________________

John O’Keefe

Bizler astronomik standartlarda
şımartılmış ve şefkat ile muamele edilmiş yaratıklarız.
Eğer evren büyük bir hassasiyetle yaratılmış olmasaydı biz hiçbir
şekilde var olmazdık. Benim görüşüm evrenin bu koşullardaki
varlığıyla, içinde insanların yaşaması için yaratıldığıdır

www.godandscience.org

______________

Paul Davies :

Bana göre bütün bunların arkasında
çok güçlü bir delil var. Öyle görünüyor ki biri doğanın
rakamlarını, evreni yaratmak için hassas bir ayara oturtmuş.331
Fizik kanunları son derece saf bir tasarım ürünü görünüyor.
Evrenin bir amacı olmalı.Tanrı bu tasarımı ne maksatla üretmiştir sorusuna cevap ararken
İnsancı İlke ve biyolojik organizmaların gerekleriyle ilgili oluşumların
göz önünde bulundurulması gerekir. Evrende bilinçli
yaşamın oluşması için gerekli doğa kanunlarının hassas ayarı
açıkça Tanrı’nın evreni böyle bir hayat ve bilincin gelişmesi için
tasarladığı sonucunu çıkarır. Bu demek oluyor ki evrendeki varlığımız
Tanrı’nın planının merkezi bir parçasıdır.  Bilim, evrendeki her şeyin akıl ve mantık çerçevesinde işlediğini
öngören bir varsayımın üzerinde temellenir. Mucizelere yer
yoktur. Bu, doğa kanunlarını ve fiziksel evrenin işleyişini düzenleyen
bir aklın var olduğu anlamına gelir. Ateistlere göre doğanın
kanunlarının herhangi bir gerekçesi yoktur ve evren tamamen
anlamsız bir dizi rastlantı üzerine bina edilmiştir. Bir bilim
adamı olarak bu düşünceyi kabul etmem mümkün değil. Evrenin
doğasını ve işleyişini belirleyen, her şeyin kökeninde yer alan ve
hiç değişmeyen bir akıl olmalıdır.

www.scienceandthebible.org
Paul Davies, Superforce, s. 243.
Paul Davies, The Mind of God, s. 213.
Paul Davies, ‘What Happened Before The Big Bang’, ed: Russell Stannard, God
For The 21st Century, Templeton Foundation Press, Great Britain (2000), s. 12
_____________________

George Ellis

Bu kompleksliği mümkün kılmak
için kanunlarda muhteşem bir hassas ayar vardır. Başarılarının
komplekslik derecesinin fark edilmesi ‘mucize’ kelimesini bu kelimenin
ontolojik durumu konusunda bir taraf olmadan kullanmayı
gerekli kılıyor

Hugh Ross, The Creator and the Cosmos, s. 159.

_______________________

Fred Hoyle:

Gerçeklerin mantıklı bir yorumu
üstün bir entelektüelin fizik, kimya ve biyoloji ile oynadığı ve doğada
kör hiçbir güçten bahsetmeye değer olmadığı sonucunu gösterir.
Gerçekten hesaplanan rakamlar o kadar şaşırtıcı ki bu sonuç
artık soru ötesidir.
Evren, süper hesaplama yapan bir entelektüel güç tarafından
yaratılmıştır. Aksi takdirde, bu kadar çok ilgisiz ve imkânsız tesadüfün
muhteşem bir şekilde bir arada işleyip yaşamı mümkün
kılan bir evreni meydana getirmesi beklenemezdi

Michael Corey, The Anthropic Principle (www. michaelcorey.com)

_______________

Evrenin tamamını oluşturan atomik düzeydeki parçacıkların
her biri ve bunlar arasında varolan olağanüstü derecede sıkı
ilişkiler, matematik prensiplere dayalı dantel gibi örülmüş düzenlemelerin,
yasalaşmış örnekleri ile doludur. Bu öylesine ahenkli,
öylesine muhteşem ve öylesine harika bir sistemdir ki; burada
şans ya da raslantılara yer yoktur. Her mekân ve zaman boyutunda
olması gereken neyse, o olur. Her şey ve her olay kendi yerinde;
nerede ve nasıl bulunması ve oluşması gerekiyorsa, orada
ve o zamandadır. Talih, raslantı, şans, zar ve fal oyunları, evrensel
bütünlük içinde yer almaz. Olayların kendi doğal seyri içindeki
akımı, üstün bir planlamanın bilimsel örnekleriyle doludur.
Orada, yani evrende, bir yaprak bile kendiliğinden kıpırdamaz.
Bu insanın ancak uzun ve derin bir iç serüvenle kavrayabileceği,
şaşkınlık verici bir olaydır.

Taşkın Tuna, Son Basamak, Şule Yayınları, İstanbul, 2003. Arka kapak yazısından.
_____________________


Paul DAVİES

Evrenin evrendeki yasaların kompleks yapıların ortaya çıkmasına
ve gelişmesine olanak tanıdığı gerçeği, bence bütün bunların
arkasında “bir şeylerin döndüğüne” dair sağlam bir kanıttır.
Bu tasarımın insanın üzerinde bıraktığı etki gerçekten çok ama
çok kuvvetli.

Paul Davies, The Cosmic Blueprint, Simon and Schuster, New York 1988, s.
203.

______________________

Dean L. Overman

Yaşam tesadüflere başvurularak açıklanamaz. Üstelik yaşam,
fizik ve kimyanın kanunlarını aştığı için yaşamın kökeni asla kendi
kendini örgütlediği senaryo ile açıklanamaz. Bununla birlikte
yaşamın fizik ve kimyanın kanunlarını aşıyor olması yaşamın
sebebinin fiziksel bir şeyden çok daha fazlası olması gerektiğini
anlarız. Bu gibi bir durumda mantıklı olan tek açıklama şudur:
Yaşamın sebebi olan ve olmaya devam eden şey ne şanş ne fizik
ne de kimyadır; Tanrı’dır.

A Case Against Accident and Self-Organization, s. 198.

____________________

Albert Einstein

Bilimle ciddi bir şekilde uğraşan herkes, doğanın kanunlarının
insanoğlundan üstün ve karşısında tüm alçakgönüllülüğümüzle
saygı duymamız gereken yüce bir gücün varlığının tezahürü
olduğuna inanır

Max Jammer, Einstein and Religion, Princeton University Press, New Jersey
(1999), s. 93.
____________________


John polkinghorne

Doğa kanunlarının evreni yaratmak için ne denli olağanüstü  bir şekilde ayarlandığını fark ettiğinizde ,Evrenin
öylesine oluşmadığı ,arkadasında bir amacın olduğu fikrini görüyorsunuz

Newsweek. 20 temmuz s 48 ;
______________________

Max Planck

Hangi sahada olursa olsun bilimle ciddi şekilde ilgilenen herkes Bilim mabedinin
kapısındaki şı yazıyı okuyacaktır . : "iman et" iman bilim adamlarının vazgeçemeteceği bir vasıftır .

Science Digest s 84
___________________

Walter Bradley

Doğal çevreyi ne kadar araştırırsak  akıllı bir tasarımcının varlığı da o kadar zorunlu hale geliyor .

The just universe s 170
___________________

Freeman Dyson

Evrene bakıp birçok fiziksel ve astronomik olayın bizim faydamıza  olacak şekilde birlikte çalıştıklarını anladıkca evren
sanki bizim geleceğimizi hep bekliyordu gibi gözüküyor .

Energy  in the universe  s 50

_____________________

M.Cample

Güneşten yayılan ışınların , Dnya  üzerindeki yaşamı desteklemek için  çok dar aralığa sıkıştırılmış olması gerçekten çok olağan üstü bir durumdur .

Energy  and the atmosphere s 12 

__________________

Allan Sandage

Pek çok bilim adamını iman etmeye kendi elleri ile yaptıkları zorluyor .

Ascientist reflects on religion belief
_____________________

HUgh Ross

Akıllı ve üstün bir yaratıcı  evreni yoktan yaratmış olmalıdır Akıllı ve üstün bir yaratıcı  evreni dizayn etmiş olmalıdır .
Akıllı ve üstün bir ayratıcı Dünya  gezegenini dizayn etmiş olmalıdır .
Ve yine akıllı ve üstün bir yaratıcı hayatı tasarlamış olmalıdır .

Design an the Anthrophic Principle
______________________

Paul Davies

Bu Çok garip görünüyor ancak Kanatimce Tanrıya giden yolu bilim  Dinden daha net belirlemekde.

Chaos and Cristianity s 35
_____________________

Robin Collins

Tanrı genellikle doğaüstü  bir şekilde ortaya çıkıp ben burdayım demez elçiler kullanır ve bazen doğal vesilelerle insanalra bişeyler anlatır. .Bu durum fizik eğitimi almış ve görecek gözleri
 olan  biri  için daha açık bir şekilde tecelli ediyor.

Hani tanrı Ölmüştü ?

___________________

Fred Hoyle

aslında yaşamın akıl sahibi bir varlık tarafından meydana getirildiği  o  kadar açıktır ki,
İnsan bu açık gerçeğin neden yaygın olarak kabul edilmediğini merak etmektedir .
Bunun nedeni  bilimsel değil psikolojiktir .

Evolution from space s 130
_____________________

William Lane Craig

hiçlikten sadece hiçlik çıakr kuralına uygun oalrak Big Bang  in doğa üstü  bir sebebi olmalıdır
patlama öncesindeki teklilik her ütrlü zaman mekan kavramlarının   sona erdiği sınır olduğuna göre
big bang  in fiziksel bir sebebinin olması imkansızdır . Aksine Big Bang in nedeninin , fiziksel uzay ve zamanı tümüyle aşmış
evrenden tamamen bağımsız  ve akıl almayacak deecede Kudretli olması gerekmektedir .

Cosmos And Creator s 18

______________________

Paul Davies

Doğanın derinliklerinde gerçekleşen işlerin komplexliği Dünyanın en zeki beyinleri tarafından dahi zor anlaşılıyorsa
bu işlerin kçr tesadüf eseri olduğuna Nasıl inanabiliriz ?

Simon And schshter s 243
________________________

William Lane  Craig

Hiçkimse  (birşeyin nedensiz kendiliğinden ortaya çıktğı gibi ) saçmasapan bir şeyi tarihsel oalrak asla savunamaz
 Bana sorarsanız bu çaba sadece EvreninBaşlangıcına  dair Kanıtların  onların  dünya görüşü ile  çatışması
dolayısı ile sarf edilmiştir .

Hani Tanrı ölmüştü s 136
__________________
Stephen Hawking

Ancak eksiksiz bir teori bulabilirsek işte o zaman Tanrı nın  ne düşündüğünü anlamış oluruz .

Theory of the everything s 115

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder