İlk başta mucizeler ve tabiatüstü olaylar arasında ciddi bir fark olduğunu açıklığa kavuşturmak gerekir.
mucizeler tabiatüstü olaylardır fakat bütün tabiat üstü olaylar tam anlamıyla mucize değillerdir , örneğin bizatihi evrenin ve kanunlarının kökeni tabiatüstü olsalar da mucizeler sınıfına girmezler çünkü mucizeler eşyanın bildik normal seyrine uygun olmayan istisnai olaylardır . Dolayısıyla onlardan önce eşyanın takip ettiği normal bir seyrin var olması gerekir evrenin yaratılışı ve onunla beraber ortaya çıkan kanunların kendileri ise ellison normal seyrini oluşturdukları için nadiren bu tarz istisnalar arasına dahil edirler .
Bilimin , mucizelerin imkansız olduğunu gösterdiğine dair hakim kanaatin oluşmasında en etkili sözlerin genellikle aydınlanma filozofu İskoç David Hume a ait olduğu düşünülür Hume septik bir natüralist filozoftu , meşhur makalesi de ( an anquiry concerning human understanding de ) ( insan zihni üzerine bir araştırma ) şöyle yazar "mucize tabiat kanunlarının ihlalidir ; sağlam ve değiştirilmez
Bir deneyim bu kaNunları oluşturduğı için , mucize aleyhine bir delil doğası gereği deneyimle elde edilen herhangi bir argüman kadar geçerlidir ." (1)
TABİATIN TEK BİÇİMLİ OLDUĞU ARGÜMANI VE HUME UN KENDİSİYLE ÇELİŞEN POZİSYONU
Hume mucizeleri inkar eder çünkü mucize tabiatın sabit kanunlarına ters düşer. fakat başka bir yerde tabiatın dweğişmezliğini de inkar eder .çünkü binlerce yıldır güneşin sabahları doğması onun yarında aynı şekilde doğacağından emin olabileceğimiz anlamına gelmez . eski deneylere dayanarak geleceği tahmin edemesiniz der Hume (2) şayet bu doğruysa tam oalrak ne ifade ettiğine bir bakalım . Hume 'un bütün dünya tarihi boyunca şimdiye kadar şimdiye kadar hiçbir ölünün mezarından kalkmadığı konusunda doğru söylediğini varsayalım ; o zaman Hume ün argümanına dayanrak ölü bir adamın dirilmeyeceğinden emin olamayız . Eğer böyle ise , kimse mucizelerin olmadığını iddia edemez . Peki şimdi Hume 'un Tabiat kanunları ve tabiatın tek biçimli olduğu konusunda ısrarcı tavırlarına ne oldu ? böylece kendi mantığı dahi mucizelerin mümkün olmadığı iddiasının temlellerini çürütmüş oluyor.
Aynı argüman gelecek için olduğu gibi aynı şekilde zamanda geriye doğru gittikce de geçerli olmalıdır. Örneğğin geçen bin yıl boyunca bir ölünün dirildiğini görülmediği gerçeği ondan önce de böyle birleyin olmadığını garanti etmez bunu aydınlatabilmek için şu örneği verebiliriz geçen üçyüzyıl boyunca yapılan gözlemler istikrarlı bir şekilde İngiltere Krallarının boynunun vurulmadığını göstermiştir eğer bunu biliyorsanız Kral 1. Charles in boynunun vurlduğu iddiasıyla karşılaşırsınız buna inanmak istemeyebilirsiniz çünkü bu tek olay değişmeyen geçmişe ters düşmektedir . ama Yanılırsınız ! çünkü o gerçekten İdam edilmişti de ,değişmezlik ayrı mutlak değişmezlik ayrı şeylerdir.
Sonuç olarak Hume un mucizeler Hakkındaki Görüşünün ciddi bir kusurla
Malul oluşunun 2 ana sebebi vardır : 1 - kendisi ,tabiatın değişmezliğini tespit edilemeyeceğini iddia ettiği için , onun mucizeleri çürütmek için kullanamz .
2- zorunlu nedenselliği inkar ettiği için ; tabiatın mucizeleri imkansız hale getiren zorunlu nedensellik ilişkisini bünyesinde bulunduran Kanunlarla tarif edilemesini kabul edemz .
Hume konusunda dünya çapında bir uzman ve eski bir ateist olan Antony Flew , meşhur kitabının Hume'la ilhgili " yeni yeni farkettiği gerçekler ışığında" baştan yazılması gerektiğini itiraf ederek onun hakındaki görüşleri radikal bir şekilde değiştirmişti. Flew'a göre:''Hume'un ardından gelen nesiller ' çok zayıf olan nedensellik ve tabiyat kannuları ne de sebep-sonuç ilişkisini kabul etmek için geçerli bir temelleri yoktu...Hume'un sebep sonuç ilişkisinin hakkındaki şüpeci tutumlu ve dış dünyaya agnostik yaklaşımı o çalışmalarını bıraktıktan sonra göz arde edildi."(3) hiç kuskusuz öyle,ama ne ilginçtir ki Christopher Hitchens gibi yazarlar hala,Hume,un"bu konuda son sözü"söylediğini düşünürler.(4)Hitchens ne de olsa bilim adamı değil ve bilmemesi mazur görülebilir;ama Dawkins'in böyle bir mazereti olamaz.
Argüman 1:
genel olarak mucizelere inanmak ve özellkikle Kutsal Kitaptaki mucizelere inanmak,ilkel ve bilim öncesi kültürel ortaya çıkmıştır bu bir kültürde insanlar kültürde tabit kanunlarında bihaberdi ve mucize hikayelerine inanmaya meililerdi .Hume da bu görüşü mucizilerde ilgili anlatımlarla,"cahil ve barbar kavimler arasında çok fazla görülür "(5) diyerek detekler.Fakat ilk bakışta bu izah makul gibi görünsede mesela Kitabı mukkades teki mucizelerdeki uyguladıklarında saçma hale gelir.Biraz düşünersek şunu görürüz: bir olayı mucize olarak kabul ettiğimiz için bir düzenlilik algısı olması gerekir ki o olay bu algıyla göre olağındışı sayısının .Eğer neyin normal olduğunu bilmiyorsanız bir şeyi anormal olarak algılayamasınız .
Argüman 2:
şimdi artık tabiat kanunlarını biliyoruz ve bu yüzden mucizelere inanmak imkansız. (!)
Mucizelerin tabiat kanunlarının ihlali olduğu argümanında başka yanılgı daha vardır ; bunu
C.S Lewis şu analoji ile açıklamıştır . (6) ;"Eğer bu hafta masamdaki çekmeceye 1000 dolar koysam ,ertesi hafta ona 2.000 ondan sonraki hafta da 1000 dolar daha koysam aritmetik kanunlarına göre bir dahaki sefer çekmecemi açtığımda 4000 dolar bulacağımı tahmin edebilirim .Ama ben bir dahaki sefer çekmeceyi açtığımda sadece 1000 dolar buldum diyelim bundan ne anlarım ?
Aeirtmetik kanunlarının ihmal edildiğini mi ?Elbette Hayır . Bir Hırsızıneyalet kanunlarını çiğnediğini ve 3000 doları çekmecemden çaldığını düşünürüm .Dahası aritmetik kanunlarının böyle bir hırsızın varlığına ya da aritmetik kanunlarının böyle bir hırsızın varlığına ya da onun parayı çaldığına inanmamızı imkansız kıldığını iddia etmek saçma gelir . Tam tersine o hırsızın ve fiilin
Varlığını ortaya koyan , Zaten o kanunlarının normaldeki işleyişidir .
Bu örnek bizim kanun kelimesini bilimsel anlamda kullanmayla hukuki anlamda kullanmanın
aynı olmadığını görmemizi de saülar çünkü (hukuki anlamda ) genelde kanunun insan fiillerini kısıtladığını düşünürüz . ama aritmetik kanunların bizim hikayemizdeki hırsızı kısıtlaması ya da ona baskı yapması hiç de mantıklı değildir .
Bu nedenle Hume a katılarak mucizelerin Tabiat kanunlarını bozduğunu söylemek hatalı ve yanıltıcıdır .Bir kez daha C.S Lewis bize çok yardımcı olacak bir açıklama yapıyor ; " Eğer Tanrı bir maddeyi yaratır ya bütünlüğünü bozar ya da yönünü değiştirirse o anda yeni bir koşul yaratmıştır. bütün tabiat bu yeni koşullara ayak uydurur ve kendi ortamında onu kabul eder ve diğer bütün olaylar da ona göre ayarlanırlar .Tabiat kendini bütün kanunlara uydurabilir. (7)
Eğer Evreni yaratan bir Tanrı varsa ( tüm delillerin götürüp ortaya çıkan tek sonuç budur )
o zaman onun özel şeyler yapabileceğine inanmak elbette zor değil .
Kaynakça :
1 - an anquiry concerning human understanding s 76
2 - an anquiry concerning human understanding s 15
3 - There is a god new york Harper one s57 ,58
4 - God is not great , Lndra s 141
5 - age s79
6 - C.S Lewis Miracles s 62
7 - C.S Lewis Miracles s 62
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder